Multipl skleroz (MS), sinirlerin etrafını saran “miyelin” adını verdiğimiz kılıfı etkileyen bir merkezi sinir sisteminde (beyin ve omurilik: MSS) iltihabın izlendiği bir nörolojik hastalıktır. Merkezi sinir sisteminin kronik bir hastalığı olan MS Hastalığı dünya çapında 3.5 milyondan fazla insanı etkilediği tahmin edilmektedir. Sağlıklı sinir lifleri, miyelinden oluşan bir koruyucu kılıf ile kaplıdır. Bu sayede hücreler arası uyarılar kolaylıkla birbirleri arasında iletilir. Hastalık, bağışıklık sistemi hücrelerinin miyelin kılıfına ve merkezi sinir sistemi yapılarına zarar vermesi sonucu gelişir. Bunun sonucunda nöronlar işlevlerini doğru şekilde yerine getirememektedir. Hasar oluşan bölgelerle ilişkili işlevlerde kayıplar saptanırken; MR tetkiklerine bakıldığında “plak ya da lezyon” olarak tanımladığımız, hastalıktan etkilenen bölgeler oluştuğu görülür. Multipl skleroz hastalığında merkezi sinir sisteminin herhangi bir bölgesi tutulabilir. Bu nedenle hastalık bulguları çok değişkenlik gösterebilir. Hastalık genellikle yeni bulguların ortaya çıktığı atak (relaps) dönemleri ve bunu izleyen ataksız dönemler (remisyon) ile karakterizedir. İlerleyen yıllarda bazı MS’li bireylerde, hastalık ilerleyici (progressif) şekle de dönüşebilmektedir. MS kas güçsüzlüğü, dengede bozukluk, yürüme ve konuşma aksaklığı ile kendini belli eden bir MSS hastalığıdır.
MS’de Atak Ne demektir?
Atak, yeni bir nörolojik yakınmanın eklenmesi ya da eski yakınmaların kötüleşmesi ile karakterize bir durumdur. Herhangi bir tablonun atak olarak tanımlanabilmesi için en az 24 saat sürmesi ve genellikle de üç ay içinde tam veya tama yakın düzelen nörolojik yakınmalardan oluşması gerekmektedir. O sırada hastada bir enfeksiyon ve yüksek ateş tablosu söz konusu ise; “yalancı atak” tablolarının gelişebileceği de akılda tutulmalıdır. Gelişen yakınmalarınızın “GERÇEK ATAK” olup olmadığı konusundaki kararı mutlaka doktorunuzun vermesi uygundur.
MS Hastalığı (Multipl Skleroz) Nedenleri Nelerdir?
Multipl skleroz’un kesin nedeni bilim dünyası için hâlâ bir bilinmez olsa da bu konuyla ilgili pek çok araştırma devam etmektedir. MS’in bağışıklık sisteminin, sağlıklı merkezi sinir sistemi yapılarına saldırısı ile gelişen, immün kökenli bir hastalık olarak kabul edilir. Bağışıklık sisteminin bu şekilde hareket etmesine neyin sebep olduğu tam olarak bilinmemektedir, ancak güncel veriler bağışıklık sistemi ile birlikte genetik ve çevresel faktörlerin hastalık oluşumunda rol oynadığını düşündürmektedir.
MS Hastalığı Belirtileri Nelerdir?
Multipl skleroz belirti ve semptomları, etkilenen sinir liflerinin yerleşimine bağlı olarak kişiden kişiye değişir. Multipl skleroz belirtilerinin şiddeti, atakların sıklığı ve atak görülme aralıkları da hastadan hastaya farklılık gösterir. Sıkça görülen bulgular aşağıda listelenmiştir:
-Tipik olarak vücudunuzun bir yarısı ya da bir uzvunda meydana gelen uyuşma veya güçsüzlük
-Belirli boyun hareketlerinde, özellikle boynun öne eğilmesinde meydana gelen elektrik çarpması hissi (Lhermitte belirtisi)
-Denge bozukluğu ya da koordine hareketlerde bozulma
-Kısmi veya tam görme kaybı (Genellikle bir göz etkilenir ve hastalar çoğunlukla göz hareketleri sırasında aynı gözde ağrı oluştuğundan söz eder.) Göz siniri iltihabı (optik nevrit, üveit)
-Uzun süreli çift görme
Multipl skleroz semptomları arasında şunlarda bulunabilir:
-Konuşma bozukluğu
-Baş dönmesi
-Vücudunuzun bazı bölgelerinde karıncalanma veya sinirsel ağrılar
-Cinsel fonksiyon, bağırsak veya mesane fonksiyonuyla (idrar tutamama veya idrarı başlatamama) ilgili sorunlar,
-Multiple Skleroz’lu hastaların % 80'inde ciddi yorgunluk vardır.
-Bilişsel sorunlar: Multiple Skleroz hastalarının yaklaşık yarısı, bilgi edinme, işleme veya hatırlama yeteneği dahil olmak üzere bilişsel değişiklikler yaşar.
-Ağrı: Multiple Skleroz’lu tüm hastaların yarısından fazlasında genellikle kronik ağrı yakınması vardır.
MS Hastalığı Kimlerde Görülür?
MS genellikle gençlerde 20-40 yaş arasında ortaya çıkmaktadır. Ortalama tanı yaşı otuzlu yaşlardır. Hastalık kadınlarda erkeklere oranla daha sık gözlenmektedir. Hastalığın çocukluk ya da ileri yaşlarda da başlayabileceğine dikkat edilmelidir.
MS Risk Faktörleri Nelerdir?
Cinsiyet: Kadınlarda, tekrarlayıcı tip (ataklarla seyreden) MS, erkeklerden 2-3 kat daha fazladır.
Aile öyküsü: Ebeveynlerinizden veya kardeşlerinizden biri MS hastası ise hastalığa yakalanma riskiniz biraz daha yüksek olabilir. Genetik olarak birbirinin aynı olan tek yumurta ikizlerinden birinde MS gelişirse diğerinde gelişme riski %25’tir.
Sigara içmek: Sigara içenlerde, sigara içmeyenlere göre, ataklarla seyreden MS gelişim riski daha yüksek bulunmuştur. MS tanısı alan ve sigara içmeyi sürdüren bireylerde hastalığın daha aktif seyrettiği de çalışmalarla gösterilmiştir.
D Vitamini Düzeyi: Düşük D vitamini seviyelerine sahip olmak ve yetersiz güneş ışığı almak daha yüksek MS riski ile ilişkilidir.
Etnik köken: Beyaz ırk, özellikle Kuzey Avrupa kökenli olanlar, MS geliştirme açısından en yüksek risk altındadır. Sarı ve kısmen siyah ırkta koruyuculuk beyaz ırka göre daha fazladır. Asya, Afrika veya Kızılderili kökenli insanlar en düşük riske sahiptir.
İklim: MS sıklığı ekvatordan uzaklaştıkça artmaktadır. Ekvator bölgesinde düşük oranda görülmektedir.
Bazı otoimmün hastalıkların varlığı: Tiroit hastalığı, pernisiyöz anemi, sedef hastalığı, tip 1 diyabet veya inflamatuar bağırsak hastalığı gibi başka otoimmün rahatsızlıklarınız varsa MS geliştirme riskiniz biraz daha yüksek olabilir.
Bazı enfeksiyonlar: Enfeksiyöz mononükleoza neden olan virüs Epstein-Barr dahil olmak üzere çeşitli virüsler MS ile (geçmişte “herpes”, “varisella zoster” virüslerine maruz kalma) ilişkilendirilmiştir. Bu konuda çalışmalar halen devam etmektedir.
MS Tanısı Nasıl Koyulur?
MS tanısı; uzman hekimlerce detaylı bir anamnez (hastalık hikayesi), nörolojik muayene ve belirli testlerin ardından diğer hastalıkların dışlanması sonrasında konulabilir. Yapılan değerlendirmeler güç, denge, koordinasyonun yanında, zihinsel, duygusal ve dilsel işlevlerle ilgilidir; bunlarla birlikte refleksler, yürüme, görme ve diğer duyulara dair değerlendirme testlerini de içermektedir. Detay olarak ise tanı koymak için Nöroloji hekimi;
Belirtilerinizi dikkatle sorgular.
Yürüme, kas gücü, refleksler ve dokunma duyusu gibi fonksiyonlarınızı test eder.
Görme keskinliğinde azalma, göz dibi anormallikleri, anormal göz bebeği yanıtları ve göz hareketleri açısından değerlendirir.
Teshis için ayrıca şu tetkikler planlanmaktadır;
-Manyetik Rezonans Görüntüleme (MR) Taraması: MR ile kontrast boya kullanarak Nöroloji hekiminin beyin ve omurilikteki aktif ile aktif olmayan lezyonları tespit etmesini sağlamaktadır.
-Anormal immün belirteçlerin değerlendirilmesi ve tanının kesinleştirilmesi için belden su alma işlemi (Lomber Ponksiyon) ve alınan beyin-omurilik sıvısının incelemesi yapılır.
-Optik Koherens Tomografi (OCT): OCT, gözün arkasındaki sinir katmanlarının resmini çeken ve optik sinirin incelmesini değerlendirebilen bir testtir.
-Diğer hastalıkları dışlamak amacıyla ayrıntılı kan testleri ve bazı elektrofizyolojik testler (VEP, SEP gibi) uygulanır.
MS teşhisi için; beynin, omuriliğin veya optik sinirlerin birden fazla bölgesinde farklı zamanlarda meydana gelen demiyelinizasyon (sinir hücrelerinin etrafını çevreleyen miyelin kılıflarının hasar görmesi) kanıtı gerektirmektedir. Teşhis, ayrıca benzer semptomlara sahip diğer durumların elenmesini de gerektirmektedir. Lyme hastalığı, Lupus ve Sjögren Sendromu bu durumlara sadece birkaç örnek oluşturmaktadır.
MS Hastalığı Tedavisi Nasıl Yapılır?
MS hastalığını tamamıyla durduracak net bir tedavi yoktur; ancak farklı tedavi seçenekleri ile hastalığın kontrol altına alınması sağlanabilir. Erken dönemde ataklar kontrol altına alınabildiğinde, olası hasar da azaltılabilmektedir. Bağışıklık sistemini düzenleyici tedaviler atak sıklığını ve şiddetini azaltır veya hastalığın ilerleyişini yavaşlatabilir. Belirtilere yönelik örneğin yorgunluk, kas sertliği, ağrı, idrar ve gayta inkontinansı (tutamama) ve duygu durum değişiklikleri için tedaviler de mevcuttur. İlaç tedavisi yanında fizik tedavi yöntemleri de zayıf kasların güçlenmesine katkıda bulunarak, hastanın yaşam kalitesini artırabilmektedir. MS hastalarının ve ailelerinin doğru bilgilendirilmesi ve moral destek sağlanması, tedaviyi olumlu yönde etkilemektedir. Her hastada farklı seyreden bir hastalık olduğundan, tedavi her hastanın var olan semptomlarına göre şekillendirilmektedir.
MS hamileliğe engel mi?
MS hastalarının bilinenin aksine hamilelik planlarını ertelemeleri gerekmez. MS hastaları rahatlıkla hamile kalabilir ve çocuklarını sağlıklı bir şekilde dünyaya getirebilir. Eğer MS atakları çok ağır şekilde seyretmeye başlarsa hastaların ağır işlerden kaçınmaları yeterlidir. MS hastalığının doğuma ve doğurganlığa engel bir hastalık olmadığı bilinmelidir. Hatta bazı vakalarda hamilelik MS ataklarını yatıştırmaktadır. Birçok çalışmada hastaların gebelik boyunca 9 aylık dönemde atak geçirme ihtimalinin azaldığı ancak özellikle gebelik sonrası ilk 3 ayda ise atak geçirme ihtimalinin arttığı gösterilmiştir. Bu yüzden doğum sonrası ataklar tekrarlanabileceği için MS hastalığının yakın takibi çok önemlidir. Gebelik ile ilgili olarak atak geçirme sıklığında belirgin bir artış olmadığı söylenebilir.
MS hastaları emzirebilirler mi?
MS hastalarının emzirmelerinde tıbbi bir engel mevcut değildir. Dikkat edilmesi gereken en önemli husus emzirmenin mümkün olduğunca gerekli süre yapılarak, doğum sonrasında MS tedavisine geri dönülmesidir. Bu dönemde sıklıkla 6-12 ay arasında değişebilmektedir. İlaçların anne sütüne geçtiğinden MS tedavisi sırasında emzirme önerilmemektedir.
MS bulaşıcı mıdır?
Hayır. MS kesinlikle bulaşıcı bir hastalık değildir.
MS hastasıyım uygulamam gereken özel bir diyet var mıdır?
Hayır bulunmamaktadır. Bu konuda yapılması gereken en önemli husus her sağlıklı bireyin yapması gerekenler gibidir. Bunlar; hayvansal ve katı yağlardan uzak durulması, yeşil sebze, meyve ve taze beyaz et ağırlıklı proteinden ve vitaminlerden zengin bir diyet önerilmektedir. Hastaların sigara kullanmaması varsa alkol alımını da azaltması olası diğer sağlık sorunlarının eklenmesini ve MS’in normal seyrinden daha da hızlı kötüleşmesini engelleyecek en önemli noktalar arasındadır.
MS Tanısı Almış Kişi Sayısı Ne Kadardır?
MS’in şu anda dünyada yaklaşık olarak 3.5 milyon, Türkiye'de ise yaklaşık 70 bin kişiyi etkilediği tahmin edilmektedir.
MS Hastalığı Ölümcül müdür?
Hayır. Aksine, MS’li hastaların beklenen yaşam süresi geçmişten bugüne zamanla artmıştır. Bunun; tedavideki gelişmeler, iyileştirilmiş sağlık hizmetleri ve yaşam tarzı değişikliklerinden kaynaklandığına inanılmaktadır. Araştırmalar, MS'li kişilerin ortalama yaşam süresinin, hastalık komplikasyonları veya diğer tıbbi durumlar nedeniyle genel popülasyondan yaklaşık yedi yıl daha az olduğunu göstermektedir. Bu komplikasyonların çoğu önlenebilir veya yönetilebilir. Genel sağlık ve zindeliğe dikkat etmek, kalp hastalığı ve felç gibi yaşam beklentisinin kısalmasına katkıda bulunabilecek diğer tıbbi durumların riskini azaltmaya yardımcı olabilir. Çok nadir durumlarda MS, hastalığın başlangıcından itibaren hızla ilerleyebilir ve ölümcül olabilir.
MS Hastalığı Bulaşıcı ya da Kalıtsal mıdır?
Hayır. MS bulaşıcı veya doğrudan kalıtsal değildir. Araştırmalar, genetik faktörlerin ve belirli çevresel faktörlerin belirli bireyleri hastalığa daha duyarlı hale getirebileceğini göstermektedir. Ancak, genetik faktörlerin MS’li bireyin çocuk sahibi olmasına engel olacak düzeyde rol oynamadıkları net bir şekilde bilinmektedir.
MS Ruhsal bir Hastalık mıdır?
Hayır. MS, merkezi sinir sistemini etkileyen bir hastalıktır. Birincil olarak akıl sağlığını etkileyen bir hastalık değildir. Ancak, hastalık sürecinde bazı hastalarda depresyon ve bilişsel bozulmalar (konsantrasyon güçlüğü, unutkanlık gibi) gelişebilmektedir.
Stres ve Sıkıntı MS Gelişiminde Rol Oynar mı?
MS’in nedeni stres değildir. Ancak MS hastaları şunu bilmelidir ki; stres ve MS ilişkisi konusunda pek çok çalışma ve uzman görüşü bulunmaktadır. Bu nedenle stres ile başa çıkmak ve stresi iyi yönetmek son derece önemlidir.
MS Hastaları Yaşam Kalitesini Arttırmak ve Hastalığın Etkilerini Azaltmak için Neler Yapmalıdır?
MS doğru tedavi ve yaşam tarzı düzenlemeleri ile kontrol altında tutulabilir. Öncelikle sizi çok yoracak etkinlik ve işlerden kaçınılması önerilmektedir.
Sağlığınız için yararlı davranışlarda bulunarak MS bulgularınızı azaltabilir; sağlık durumunuzu ve yaşam kalitenizi yüksek tutabilirsiniz. Bunun yanısıra;
Fizyoterapi: Denge problemleri ve kuvvetsizlik gibi MS bulgularınızın bir kısmını azaltabilir. Fizyoterapistiniz bazı hareket teknikleri veya ekipmanlarla günlük aktivitelerinizi daha kolay yapmanızı sağlayabilir. Bu konuyu nöroloğunuz ile mutlaka görüşün.
Sıcaktan sakınma: Sıcak su, sıcak banyo, sıcak hava veya ateş çoğu hastanın şikayetlerinde artışa neden olur. Öğle sıcağından, sıcak banyodan, kaplıca ve ılıcalardan, saunadan uzak durun. Bunların yerine soğutucu ped kullanabilir; ılık banyo ve soğuk içecekleri tercih edebilirsiniz.
Sağlıklı ve dengeli beslenme: Düzenli ve sağlıklı beslenmeye özen gösterin. MS’li hastalara önerilen diyet tüm erişkinlere önerilen diyetin aynısıdır. Bol miktarda sebze ve meyve, yüksek lifli gıdalar, bol tahıl tüketimi, yağ, şeker ve tuz oranını azaltmak temel beslenme prensibi olmalıdır. Kilo almamak ve normal kilonuzu korumanız da önemlidir.
Sigara içmemek veya bırakmak: Eğer sigara içiyorsanız hemen bırakmalısınız. Yeni çalışmalar sigaranın MS kötüleşmesini hızlandırdığını ortaya koymaktadır.
Egzersiz: Egzersiz genel olarak sağlığa katkıda bulunmaktadır. Aynı zamanda uykunuzu, duygu durumunuzu ve işlevselliğinizi de düzenler. Egzersiz programına başlamadan önce nöroloğunuzla mutlaka görüşün.
Stresi iyi yönetmek: Stresin MS hastalığını kötüleştirdiğine dair kesin kanıtlar olmasa da kimse stres altındayken iyi hissetmez! Gevşeme yöntemlerinin öğrenilmesi, yüzme, yürüyüş gibi uygun sporlar, bilişsel kayıpları geciktirecek hobiler, değiştirilemeyecek durumların kabul edilmesi, hayatı kolaylaştırmak, stresle başa çıkmaya yardım edebilir. Depresyondan uzak durmaya çalışın.